Modern Bir Meddah Hikâyesi: “İstanbul Hâtırası” |
![]() “İstanbul Hâtırası” Şehir Tiyatroları’nın müzikli oyunu. Modern ve çağdaş bir meddah oyunu… Yazan ve yöneten Tarık Şerbetçioğlu. Kadıköy Sahnesi’nde oyunun galasına katıldım. Oyun bizi geçmiş yıllara, İstanbul’un acılar, hüzünler ve neşelerle dolu dönemine götürüyor. Sultan Abdülhamid Han devri, İttihat ve Terakki dönemi, Birinci Dünyü Harbi’nin dağdağalı yılları… İstanbul Hâtırası, İstanbul’da yaşanmış buruk ve hüzünlü bir aşk hikâyesi… Yüzyıllık bir geriye dönüşü var oyunun. Oyun aşkın yanı sıra eski İstanbul’u, geçmiş kültürü, sosyal hayatı, insan ilişkilerini ve eğlence dünyasını bugünün insanına ve seyircisine yansıtıyor. Bir asır önceki Türkçenin farklı tiplerde ve azınlıklarda aldığı şekil, kullanış tarzı dikkat çekiyor. Oyunun başarılı yazarı ve yönetmeni Tarık Şerbetçioğlu İstanbul Hâtırası hakkında şöyle diyor: “İstanbul gibi bir büyük güzelliği Meddah’tan emanet aldığım bir anlatıyla oyunlaştırma yolunu seçtim. Bu yolda harmanladığımız geleneksel Türk tiyatrosu motifleriyle anlatımı renklendirdim. Hikâyenin kahramanı Ali Amca özelinde ve Onun izleğinde gezindim İstanbul’un sokaklarında. Bir martının kanadında, bir dalganın kıvrımında buldum kendimi. Ali amca’nın hatıratından bir imparatorluğun yıkılışına ve cumhuriyetin kuruluşuna tanık oldum sanki. Bu bile büyük bir yolculuk oldu. Bu yolculuğu yönetmen olarak paylaşma noktasında ise artık bir proje haline gelen oyunuma emek ve destek veren herkesin değerli katkılarına önem verdim. Böylece hepimizin ortak bilinci ve ortak paylaşımını ortaya çıkarmaya çalıştım. Prova sürecimiz bu verimli ortaklığın sonucunda İstanbul’a yakışır güzel hatıralarla son buldu. İşte huzurlarınızdayız.” Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, oyun sürükleyici ve sahici. Salacak kahvesindeki Ali Amca rolü son derece iyi seçilmiş. Toron Karacaoğlu, bu role tam oturmuş. Ali rolündeki Tarık Şerbetçioğlu, sevgilisi rolündeki Varsenik ve diğer roller doğrusu yerini bulmuş. Selma Kutluğ, Ergun Üğlü, İskender Bağcılar, Rahmi Elhan, İbrahim Şirin, Gökhan Eğilmezbaş ve Naci Taşdöğen de üstün oyunculuklarıyla esere güç katıyorlar. Oyun içinde yer alan filmde rol alan Tanju Tuncel, Ayla Algan, Turgut Arseven, Feriha Eyüboğlu, Sükan Kahraman ve Tarık Şerbetçioğlu hikâyenin daha sahici olmasını sağlıyorlar. Sahne tasarımı (Aysel Doğan), kostum tasarımı (Gamze Kuş), müzik (Selim Atakan), Koreograf (Selçuk Borak), Işık Tasarımı (Cengiz Özdemir), Efekt Tasarımı (Ersin Aşar) ve Video tasarımı (Mustafa Küçücük) son derece başarılı. Oyunda kimi zaman hüzünlere sürükleniyorsunuz, bazen de mizahın en üst seviyelerinde dolaşıyorsunuz. Ama mutlaka sizi alıp sürükleyecek bir yönü var İstanbul Hâtırası’nın… En azından Varsenik’in yanık bir sesle okuduğu “Sarı Gelin” türküsü size keder yüklü dakikalar yaşatacaktır. Modern meddah olarak tanımlayabileceğimiz usta sanatçı Toron Karacaoğlu, yüksek oyun gücü, sempatik kişiliği ve sahneye hâkimiyetiyle her zaman olduğu gibi göz dolduruyor. Evet tiyatromuzun her zaman tutunabileceği sağlam bir dalıdır meddah… Tiyatroya sevdalanmışların her zaman beslenebileceği iyi bir damar… O sanat geleneğini günümüze taşımak, o birikimden faydalanmak sanatçılarımıza da, tiyatromuza da, hatta kültür hayatımıza da çok şey katacaktır. Oyun seyirci tarafından beğenildi, ayakta alkışlandı, ben de çok sevdim İstanbul Hâtırası’nı. Bütün dostlara ve tiyatroseverlere tavsiye ederim. Oyunda en çok emeği geçen başta Tarık Şerbetçioğlu olmak üzere bütün bütün sanatçılarımızı kutluyorum. İstanbul Hâtırası iyi kotarılmış bir eser. Oyunda Ali Amca rolündeki İstanbul beyefendisi Toron Karacaoğlu’nun sözlerinden bir bölümle yazımı sonlandırmak isterim: “Hay-ı Hak, Hak dostum Hak diyelim, Evvel Hazirun-a selam edelim. İsim isme, Cisim cisme, Semt semte benzer. Yalan gerçek vakit geçer diyelim, Bir elinde sopa, diğerinde mendil, Meddah’ı huzurunuza getirelim Sağ ayağı azimse meddahın, Sol ayağı sadakattir diyelim, Dünya görüşümüz vardır ebet deyip, Arkamıza yaslanalım… El aman, bey yaman, Bendeniz de anlatanların yalancısıyım aman. Duyduk Ali kulunuzdan bir hikâye, nakledelim istedik, Bilmeyiz doğru yalan. İstanbul yedi tepe etrafı deniz Aktarırken sürç-i lisan edersem, Affoluna bendeniz. Efendim, vakti zamanında, Eski İstanbul’da, Lâleli semtinde başlar hikâyemiz… Ancak şimdi hikâyeyi anlatmak üzere, Hikâyeninbaş kişisi olalım, Kostüme bürünüp Ali olarak görünelim. 1950 yılının Temmuzunun 26. gününe Üsküdar Salacak’da bir kahvehaneye gidelim Bizzat hikâyesini Ali kulunuzun ağzından aktaralım…” |
Eklenme Tarihi: 11.01.2011 |
14 Ocak 2011 Cuma
İstanbul Hatırası oyun eleştirisi (gala)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder